
100.
Yıl Mutabakatı
"Savunma
sanayiinin amacı; başkalarından izin ve
yetki almadan kullanılabilecek savunma
sistemleri üretmektir"
|
Charles de
Gaulle
|
TSK'nın profili ayaklar
altına alınırken; zamanında 28 Şubat'a çanak
tutan sayfalar şimdi bir vaizi "Cumhuriyet
Düşmanlığı"ndan; "Halk Kahramanlığına"
terfi ettirmekle meşgul.
Fettullah Gülen'in
huzuruna çıkma listesine girmek için cemaatin
yönlendirdiği vakıflara ödenmesi gereken paranın;
Tuncer Kılıç Paşa'nın müteahhitten aldığı para
ile benzer olması akla muzip sorular getiriyor.
Türkiye'de "Yolsuzluk"
mücadelesi; bazı ekiplerin rant alanlarını kendi
ekipleri için açması olarak kurgulanıyor.
Yolsuzlukla mücadelede;
soruşturma çerçevesinde gizli kalması gereken
telefon kayıtlarının gazetelerde çarşaf çarşaf
yayınlatılması bir yöntemse; bu sürecin Avcı
kadroları bir zahmet AKP'nin başbakanı ve kadrolarının
işadamları ve işadamsı isimlerle yaptıkları
görüşmeleri de bir yayınlasalar da; ülke Yolsuzlukla
mücadele görse.
|
Yoğunluğumuz nedeni ile yazılarımıza ara vermek
durumunda kaldığımız anlarda; haber akışlarını
bir kaç günlük bir perspektifle değerlendirme
fırsatı doğuyor.
Malumunuz; Türkiye gündeminde bir günlük bir ara,
Norveç gündeminde neredeyse bir aylık araya denk
düştüğünden, insan klavyenin başına döndüğünde
nereye başlayacağını şaşırıyor.
Bir yanda bakıyorsunuz;
Türkiye'nin en köklü kurumuna; Türkiye'nin
en toy siyasi oluşumu, "Yolsuzluk" kartını
oynayarak tarihinin en ciddi saldırısını gerçekleştiriyor...
Bu saldırının;
Başbakan'ınından; yardımcısına, müsteşarından,
milletvekiline; haklarında nitelikli zimmetten
görevi suistimale kadar bir çok yolsuzluk davası
bulunan iktidar kadroları tarafından gerçekleştirilmesi
tablonun vehametini bir kat daha arttırıyor...
Tablonun diğer yüzünü çevirdiğinizde...
TSK'nın profili ayaklar altına alınırken; birilerinin
"Dinlerin buluştuğu
kent İstanbul'da bir yanına Patriği, diğer
yanına Hahambaşı'nı alarak oturacağı makam"
için hazırladığı bir vaizin profili yükseltiliyor.
Zaman'la başlatılan ve Fethullah Gülen'in Türkiye'ye
dönüşünün zeminini hazırlayan kamuoyu kampanyası
yoğunlaşarak derinleştiriliyor...
Daha doğru düzgün Pennsylvania yazamayan muhabirlerin
çanak soruları eşliğinde Fethullah Gülen "Cumhuriyet
Düşmanlığı"ndan; "Halk Kahramanlığına"
terfi ettiriliyor...
Ve bu; zamanında 28 Şubat sürecine çanak tutan
sayfalar üzerinden yapılıyor.
Fethullah Gülen'in huzuruna çıkmak için bu gazeteler
para veriyor mu bilmiyoruz ama normalde Gülen
hazretleri ile görüşmek isteyenlerin cemaat tarafından
nasıl yönlendirildiği; "Hocaefendi"
ile görüşmek için hangi vakıflara ne kadar para
ödettirildiği çok dikkatlice izleniyor.
Kaynaklarımızın belirttiğine göre; Hocaefendi'nin
görüşme listesine girmek için; cemaatin gösterdiği
vakfa 100-150 bin dolarlık bir bağışı hazır etmeniz
gerekiyor.
O meşhur Pennsylvania ormanları altında tek başına
yürürken resmedilmiş resminin altına özellikle
yazmaya özen gösterdikleri üzere; yeğeninin evinde
kalan; kendi evi ve hatta tek dikili bir çamı
bile olmayan bu mahzun adam Türkiye'yi çam ormanına
çevirmekle meşgul.
Fethullah hazretlerinin huzuruna çıkmak için gereken
para ile; müteahhitten borç alan paşanın mal beyanına
geçirdiği rakamın benzerliği de akla muzip bir
soru getiriyor :
"Tuncer Kılıç
paşa müteahhitten aldığı borç ile Fettullah
Hoca'nın görüşme listesine girseydi bu duruma
düşer miydi?"
|
Soru muzip ama işaret ettiği yön gerçek :
Neticede; TSK'ya karşı Yolsuzluk üzerinden
gerçekleştirilen operasyonun dosyalarını AKP iktidarına
; Gülen cemaatinin Emniyet içindeki üst düzey
kadroları sağlıyor...
Tayyip Erdoğan'a telefonda
'Merak etme Recep abi,
o paşanın dosyası hazır'
|
diyecek kadar yakın duran "avcı"
kadrolar bir yandan 28 Şubat'ın intikamını alırken;
diğer taraftan boşalan rant alanını kendi ekipleri
ile dolduruyorlar.
İstanbul'da adı bizde saklı PKK itirafçıları
ile kurdukları şebekeler üzerinden Yahudi ve Ermeni
işadamlarından para koparanlar;
bir yandan da coğrafyanın en kirli medyasına "Temizlik"
, "Yolsuzluk" kahramanlığı yaptırarak;
gizli olması gereken telefon görüşmelerini çarşaf
çarşaf yayınlatıyorlar.
Tabi bir taşla bir kaç kuş vurmayı ihmal etmeden
:
Emekli kadroları deşifre ederken; görevdeki kadrolara
"hareket edersen kendini çarmıha gerilmiş
bulursun" mesajını çok net bir şekilde
iletiyorlar.
Bu kadrolarda sözkonusu avcı kadroların elindeki
dosyaların içinde ne olduğunu çok iyi bildiklerinden;
AB-D süreci maskesi altında ülkenin peşkeş çekilmesini
seyretmekten başka bir şey yapmıyorlar ve oyunu
kuralına göre oynarken; yeni dosyalara yeni malzemeler
sağlamakla meşguller.
Serdar Kuru'nun yazısına başlık attığı üzere;
"Yolsuzluk" edebiyatı üzerinden para
muslukları el değiştiriyor ve bu arada eski
"Yolsuzluklar" yenilerine yer açmak
için tasfiye ediliyor.
Sonuçta olan Yargıya; MİT'e, TSK'ya oluyor...
Üç beş paşanın veya görevlinin namusu,şerefi onların
bu millete vermesi gereken hesap ama onların taşıdığı
üniforma üzerinden saldırı; birilerinin taşeronluğu
aracılığı ile bize gerçekleşiyor.
Sahi bu arada...
Paşalardan; MİT mensuplarına herkesin telefon
görüşmesini çarşaf çarşaf yayınlatarak yolsuzluk
mücadelesi yapan kadrolar...
Bir zahmet Başbakan'ın işadamları ile ve işadamı/mafya
sınırında duran işadamsı isimlerle (Çamlıca
sırtlarında yapılan bir kaç tanesini yayınlasalar
yeter) yaptığı görüşmeleri de yayınlasalar
da;
Bu millet yolsuzlukla mücadele nasıl yapılırmış
görsün.
Recep Abi izin vermez mi?
K.D.
|