Geriye Dön

Vatan Torakları Satılamaz - Yılmaz Dikbaş

Amerikalıların ''bizim oğlanlar'' diye adlandırdığı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk 'ün vasiyetini yok eden, d

Resim

10/09/2004



Her ulusun tek bir ordusu olur. Türk ulusunun ordusu, Türk Silahlı Kuvvetleri'dir (TSK).

Türk ordusuna, kanımızca en çok yakışan ad, ''Kemal'in Askerleri'' dir. Kemal ve Kemal'in askerleri, bizim gözbebeğimizdir. (Neyleyelim ki, acı da olsa, itiraf etmeliyiz, şanlı ordumuzdan yüzümüzü kara eden birkaç general de çıkmıştır.)

27 Mayıs 1960 İhtilali öncesi iktidardaki Demokrat Parti (DP) hükümeti muhalefetin ve basının sesini kesmek amacıyla Tahkikat Komisyonu kuruyor, buna karşı ayaklanan üniversite gençleri Ankara ve İstanbul'da protestolar düzenlerken dönemin Başbakanı Adnan Menderes , kendi partisinin grubunda yaptığı konuşmada, ''Siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz'' diyerek Cumhuriyetin temel taşı laiklik ilkesini çiğnemeye hazır olduğunu ilan ediyor, iktidarın giderek artan baskılarına karşı Harp Okulu da protesto gösterileri sırasında kendini açıkça belli etmeye başlıyor, tüm bu gelişmelere meydan okuyan Adnan Menderes, ''Orduyu yedek subaylarla da idare ederim!'' diyerek generalleri aşağılarken Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun , ulusun büyük çoğunluğunu karşısına almış olan DP iktidarının yanında yer alıyor, destekçisi oluyordu.

27 Mayıs 1960 günü DP hükümeti ile birlikte devrilen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun ile gurur duyabilir misiniz?

12 Mart 1971 darbesinde, salt bir Cumhuriyet devrimcisi aydın olduğu için Ziverbey Köşkü'nde işkenceden geçirilen, ama işkence sırasında bile baş eğmeyip, ''akrostiş'' denilen bir yöntemle yazdığı yazılarla işkenceyi dışarıya duyurmayı başaran İlhan Selçuk , ''Ziverbey Köşkü'' adlı kitabında şöyle diyordu:

''Erenköy Köşkü, Sunay-Tağmaç-Türün cuntasının işkence merkeziydi... 12 Mart döneminde Erenköy'de, Ziverbey'de Zihni Paşa Köşkü diye anılan (ya da Ziverbey Köşkü) yerde Faik Türün ve Memduh Ünlütürk buyruğunda bir işkence merkezi kurulmuştur. Bu işkence merkezinde de birçok aydın tezgâhtan geçirilmiştir.''

12 Mart 1971 darbesinde ''işkence merkezi'' kurarak aydınlara işkence ettiği bilinen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç , Orgeneral Faik Türün ve Ziverbey Köşkü'nde işkenceleri şahsen yönetmiş olan Tümgeneral Memduh Ünlütürk'ü bağışlayabilir misiniz?

12 Eylül 1980 darbesinde; 1 milyon kişi gözaltına alındı. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. 210 bin dava açıldı, 230 bin kişi yargılandı, yaklaşık 100 bin kişi ''örgüt üyesi'' olmakla suçlandı. 7 bin kişi için idam istendi, 517 kişiye ölüm cezası verildi. 55 kişi idam edildi. 30 bin kişi yurtdışına kaçmak zorunda kaldı. 338 bin kişiye pasaport verilmedi. 30 bin kişi ''sakıncalı'' olduğu için işten çıkarıldı. 171 kişinin işkencede öldüğü belgelerle kanıtlandı. 300 gazeteci saldırıya uğradı. 3 gazeteci öldürüldü, gazeteciler hakkında toplam 4 bin yıl hapis istendi. Gazetecilere toplam 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi, gazeteler 300 gün kapatıldı, 49 ton gazete, dergi ve kitap sakıncalı bulunduğu için imha edildi. Cumhuriyetçi yazar Hikmet Çetinkaya, ''12 Eylül 1980, kıyımın, baskının, işkencenin, yurtseverleri, demokratları, sosyalistleri işsiz bırakmanın adıdır... 12 Eylül zulümdür!..'' diyor (1).

12 Eylül zulmünün mimarları şunlardı: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren , Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin , Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya , Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer , Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun .

Amerika Birleşik Devletleri Güvenlik Konseyi Danışmanı Paul Henze , 12 Eylül 1980 darbesini zamanın Devlet Başkanı Jimmy Carter 'a şöyle duyurmuştu:

''Our boys did it!'' (2). Yani ''Bizim oğlanlar yaptı!''

Paul Henze'nin ''bizim oğlanlar'' dediği kişiler, adları yukarıda yazılı darbecilerdir. Darbeci generallerden Tahsin Şahinkaya'nın adı, F-16 uçaklarının alımı sırasında Türkiye'ye 23 milyon dolar rüşvet verildiği iddialarını da içeren skandala karıştı. Amerikan Time dergisi tarafından en zengin 50 general arasında da gösterildi. Başında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren'in bulunduğu 12 Eylül cuntası, Atatürk' ün vasiyetini ortadan kaldırmış, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'nu kapatmıştır. Bu yapılanları saygısızlık olarak niteleyen Yargıtay Onursal Üyesi Çetin Aşçıoğlu şöyle demiştir: ''İşin düşündürücü bir yanı da Atatürk'ü, devrimlerini içine sindirememiş olanların (ve de karşıdevrimcilerin) yapamadıklarını, 12 Eylül yönetiminin bir çırpıda gerçekleştirmesidir. Hem de 'Atatürk' diye diye...''(3).

Amerikalıların ''bizim oğlanlar'' diye adlandırdığı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk 'ün vasiyetini yok eden, dünya çapında bir rüşvete adı bulaşan, şeyhleri, şıhları, tarikatları koruyup ulusalcı ve devrimci Türk aydınlarına zulüm yapan 12 Eylül darbesinin generallerini bağışlayabilir misiniz?

1980'li yıllarda ''özelleştirme'' adı altında başlayıp, vatanımızın ekonomik kaleleri olan PETKİM, TÜPRAŞ, Tekel, SEKA, SÜMERBANK, TELEKOM, Şeker Fabrikaları'nın hızla yabancılara teslimiyle sonuçlanan süreçte sessiz kalınmıştır. Çok hayret verici ve son derece üzücüdür.

3 Temmuz 2003 günü TBMM'de, AKP'nin çoğunluk oylarıyla kabul edilen 4916 sayılı yasayla tarım arazilerinin, yani vatan topraklarının yabancılara satışının önü açıldı ve ne yazıktır ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün koltuğunda oturan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer bu yasayı onayladı, 19.07.2003 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmasıyla da yasa yürürlüğe girdi. Bugün, 67 ilimizde yaklaşık 320 bin dönüm arazimiz yabancıların eline geçmiş durumdadır.

Cumhuriyetçi yazar Oktay Akbal, ''Ülke toprakları satılır mı'' diye soruyor(4).

Bir ulusu ulus yapan en temel özellik, üzerinde varlığını sürdürdüğü topraklardır.

(1) Hikmet Çetinkaya, Cumhuriyet, 30.08.2004.

(2) M. Ali Birand, Manşet, CNN, 01.10.2003.

(3) Çetin Aşçıoğlu, ''Atatürk'ün Vasiyetine Saygısızlık...'', Cumhuriyet, 09.11.2001.

(4) Oktay Akbal, ''Ülke Toprakları Satılır mı?'', Cumhuriyet, 31.08.2004.

Cunhuriyet

×

Bizimle İletişime Geçin