Geriye Dön

Türklerin Bayramı Novruz - Hazar Araştırma Merkezi

-Ey, Oğuz oğlu, ilerdeki yol ayrımında seni bir sürü koyun, kucak dolusu başak, bir kirman, bir

Resim

20/03/2007



Açık İstihbarat Haber

Türklerin Bayramı Novruz Hazar Araştırma Grubu
Açik Istihbarat'in Resmi E-Posta Grubu AçikIstihbaratTürkiye'ye Üye Olun

www.acikistihbarat.com

19.03.2007

Mağarada yaşarken Oğuz oğlu kıştan çok korkardı. Bunun içindir ki yılın 3 mevsimini kışa hazırlanarak geçirirdi, dünyanın nimetlerini mağarasına getirip, stok yapardı. Bir defasında, kış uzun sürdü. Oğuz oğlunun azığı tükendi. Çaresiz kalan Oğuz oğlu 'yemeye bir şey bulayım' diye Büyük Çilenin 30. günü mağaranın dışına çıktı. Fakat hiçbir şey bulamadı. Sakalı buzlandı, eli ayağı dondu. Pişman bir şekilde eve döndüğü sırada yolda bir kurt yavrusuyla karşılaştı. Kurt yavrusu ona: -Bu karda boranda nereden geliyorsun ? diye sorar. Oğuz oğlu başına gelenleri anlatır. Kurt yavrusu ona şöyle der : -Ey, Oğuz oğlu, ilerdeki yol ayrımında seni bir sürü koyun, kucak dolusu başak, bir kirman, bir de el değirmeni bekliyor. Onları evine götür. Koyunu kesip etini yersin, yününden iplik eğirip, kendine elbise yaparsın, derisini giyersin. Buğday tanelerini de el değirmeniyle öğütüp, unundan ekmek yaparsın. Böylece baharı karşılamış olursun. Yalnız sana verdiğim emanetlere dikkat etmelisin. Başakları ve koyunu artırmalısın. Kuzuları şefkatle büyütmeli, buğday tanelerini yere serpip, onu alnının teriyle sulamalısın. Söylediklerimi yapmazsan, yaşamın çok zor olacak… Oğuz oğlu yol ayrımına geldi. Kurt yavrusunun saydıklarını buldu. Alıp mağarasına getirdi. Kışı güzelce geçirdi. Yazın sürüyü dağa yaydı, buğday tanelerini toprağa serpti. Gece gündüz sürülere, başaklara baktı. Allah Oğuz oğluna görünmemiş bir bolluk nasip etti. O günden sonra Oğuz oğlu yıl boyunca çalışmaya başladı. Kurt yavrusuna rastladığı Büyük çilenin 30. gününden itibaren bayrama hazırlanmaya başladı. Yılın 5 gününü yedi-içti, çaldı-oynadı, dost-akrabayla bayramlaştı. Oğuz oğlu yıl başını o günden hesapladı. O güne 'Novruz- yeni gün' adı verdi. Novruz'u bayram etmeği adet haline getirdi. Novruz ona uğur getirdi... O günden beri bir çok yerde Novruz bayramını kutlamaya başladılar. Novruz kutlamalarına eski kanun kitapları, tarih risaleleri gibi kaynaklarda rastlanmaktadır. Bu bayramın kutlanması insanın yaşam tarzı, çalışarak hayat geçimini sağlaması, emek temellerinin oluşması, ekincilik esasların oturmasıyla bağdaştırılır. Daha sonra da bu bayramın halk arasında sabitleştirilmesi için, mitoloji anlamlardan gerçek zemine geçilmesi için sonraki şahlar ve hükümdarlar bayağı çaba harcamışlardır. İslam dini hükümdarları Novruz'a müsamaha ve saygı göstererek halifelerini bu gün tahta çıkarmışlardı. Fakat Novruz hiçbir dinin tesirine düşmemiş, kendi hümanist mahiyetini korumuştur. Bütün halkların ulusal bayramı olarak yaşatılmıştır. Novruz hakkında daha mükemmel anlatımlar ve bilgiler, XI. asır Arap tarihçisi El-Biruni'nin eserlerinde, Ömer Hayyam'ın 'Novruzname' risalesinde, Nizamül - Mülk'ün 'Siyasetname'sinde, Firdevsi'nin Şahname' sinde, Alişer Nevai'nin 'Seddi - İskender'inde ve Büyük Nizami'nin 'İskendername'inde verilmiştir. Bu kitaplarda Novruz büyük bir halk bayramı olarak anlatılmıştır. Tesadüfi değildir ki, Nizami'de İskender'in Berde hükümdarı Nüşabe'ye misafir olarak gelmesi Novruz Bayramı günündeydi. Evet, ekincilik, ürün bolluğu merasimleri ile bağlı ortaya çıkmış olan bu büyük bayram Orta Doğu ve Orta Asya halkları tarafından her yıl Mart ayının 19-20-21. günleri kutlanmaktadı r. Bir çok yerde olduğu gibi memleketimiz Azerbaycan'da da bugün Novruz Bayramı kutlanmaktadı r. Eski kaynaklardan süzülerek gelen bu büyük bayramı halkımız bir birinden oynak, şirin ve letafetli nağmeler, ayın, anane ve merasimlerle süslemiştir. Yüzyıllardan geçen, tazelik ve orijinalliğini koruyan bu eski adet ve ananelerden bahsederek Azerbaycan'daki Novruz kutlamaları havasını size de hissettirmeyi hedefliyoruz. AYİNLER, MERASİMLER Son çarşamba günü pınardan, ya da akarsudan 'lal su', yani konuşmaz su adlandırılan su getirilir. Suyu getirecek olan kimse testiyi eline alıp da suyu getirene kadar konuşmamalıdır. Getirilen su bir kaba dökülür ve iki iğne alınarak ipe geçirilir. Bu iğneler farklı taraflardan suya daldırılır. İğnelerin hareket etmesiyle birlikte farklı türküler söylenir. Eğer iğneler su yüzünde hareket edip de birbirine yaklaşırsa, bu hayra işarettir. Diğer bir oyun da kapı pusma veya kapı dinleme oyunudur. Yine son çarşamba akşamında hava karardıktan sonra herhangi bir komşunun kapısına gidilir ve içerdekilerin konuşmaları dinlenilir. Kapıya yaklaştığında duyulan ilk söz veya cümleye göre farklı fikirler söylenir. Eğer duyulan ilk söz 'ışığı yak', 'iyi olacak' ve buna benzer sözler olursa, her şeyin iyi olacağı düşünülür. Tam tersi, 'ışık söndü', 'talan olsun', 'yüzün gülmesin' gibi laflar da kötü yorumlanır. Son çarşamba gecesi genç kız ve erkekler özellikle geç yatarlar. Yatmazdan önce de tuzlu ekmek yer, su içmezler. Bu ayine göre tuzlu ekmek yiyenlere rüyalarında su veren birisi olur. Su veren kimse rüya görenin kısmeti, yani evleneceği kişidir denir. Bazıları ise bu gecede niyet ederek yatarlar. Gece yarısı kalkar, mum yakarlar. Mumu alıp aynaya yaklaşan kimse aynada evleneceği kişiyi görür. Ama aynaya bakan kişi korkarsa niyeti gerçekleşmez. Yine son çarşamba günü elma yiyen birisi onun tohumlarını sayar ve bunlardan on tanesini alarak yastığının altına koyar. Bu kişi de rüyada evleneceği kişiyi görür. NOVRUZ ÖNCESİ MERASİMLER Novruz öncesi merasimlerden ilki Şum yani ekin merasimidir. Bu merasim ürün toplandıktan iki hafta sonra yapılır ve üç gün boyunca devam eder. Şenlik ekim ayında ekini toplanan toprakların sürdürülmesiyle başlar. Sabahın erken saatlerinde toprağı sürecek kişiler tarlaya çıkar, arkalarından honça denilen ve içine mendil, beyaz gömlek, çorap, şeker ve taze mahsulünün kavrulmuş buğday bulunan sepetler gönderilirdi. Ekinin başlanacağı yerde kurbanlar kesilir, dualar okunurdu. Herkes burada yapılan bulgur pilavından yerdi, ihtiyar ve hastalara şum yerinden hediyeler gönderilirdi. Kutlamaların son günü ateş yakılırdı. Bayram bittikten sonra toprak sürülmeğe başlardı. Saya merasimi ocak ayının ortalarında başlardı. Saya merasimine katılan kişilere sayacı denirdi. Çoban elbisesi giyerek yanlarına çoban köpeği, deve ve 3 koyun alan sayacılar köyleri dolaşır, nağmeler okurlardı: Selam aleyk say beyler, Bir birinden yay beyler Sayamı getirmişem, Sayıyı yitirmeşem Kuzusu sayalı beyler, Gül yüzü hayalı beyler. Köy halkından, koyun beylerinden yani koyun sahipleri sayacılara koyun bağışlarlardı ki yıl uğurlu geçsin. Her kapıdan 5-6 koyun alan sayacılar topladıkları tüm koyunları koyunsuz evlere bağışlarlardı. Böylece adaletli, tabii bir dağıtım yapılmış olurdu. Dağıtım bittikten sonra sayacılar evlerine yine ilk başta yanlarına aldıkları 3 koyunla dönerlerdi. Halk inancına göre sayacının gezip dolaştığı yerlerde sürüler artar, insanların geçimi iyileşirdi. Hıdır Nebi (Hz.Hızır (as) - HazaR) Küçük Çilenin bitmesiyle başlardı. Bu merasim eski ekincilik görüşlerine bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Bayramın birinci günü toprak temizlenir, bahçelerdeki çöpler toplanarak yakılırdı. Hıdır Nebi'nin ilk günü toprağın ısınması için, ikinci gün toprağı sürecek öküzlerin sağlam ve kuvvetli olması için, üçüncü gün ise çiftçi ve sayacılara dua edilirdi. Gençler, gelindiğinde insanlara sağlık getirecek Hıdır Nebi'yi aramaya koyulurlardı. Onlara hıdırcı da denilirdi. Sabah, güneş doğmadan ellerinde mumla Hıdır Nebi'yi aramaya çıkan hıdırcılar şöyle okurlardı: Şum yerini şumlayak, Şam evini şamlayak Hıdırım addıdı, Hıdırım oddudu At atı haylayak, Günleri saylayak Han Hıdır gelesidir, Han Hıdır gülesidir. NOVRUZ HAZIRLIKLARI Hıdır Nebi mevsiminden üç gün sonra, Novruz hazırlığı başlar. Yayıklar çalkalanır, önceden bayrama yağ tedariki yapılırdı. Kirmanlar işe düşer kız gelinler rengarenk iplikler eğirirdi. Halk adedine göre bayram günü sofra dolu olmalı herkes güzel giymelidir. Bu yüzden her obada nevruz hazırlıkları önceden başlanırdı. Kız gelinler evlerinde ellerine kına yakar bayram için halılar kilimler dokurlardı. Bu göreneğe bağlı olarak da halkın söylediği türküler dillere destan olur, eli ulusu sevindirirdi. Yar, yaylığın mendedir, Sermişem çemendedir Eriyip yere gedince, Men gözüm sendedir. Gümanım bu yazadır, Muradım Novruzadır. NOVRUZ SOFRASI Novruz Bayramı'nın kendine özgü bir sofrası var ki; bu sofra son çarşamba akşamı hazırlanmaya başlanır. Azerice'den çeviride son çarşamba akşamı haftanın salı gününe denk gelmektedir. Bu sofrada nefis yemeklerin ve çeşitli tatlıların bulunması neredeyse şart halini almıştır. Yemek ve tatlıların yanı sıra badem, fıstık, fındık, ceviz, kuru üzüm vb. Çerezlerde bayram sofrasına renk katmaktadır. Bazı yörelerde son çarşamba akşamına yedi levin gecesi de denir. Buna göre hazırlanacak bayram sofrasında yedi çeşit çerezin olması şarttır. Çoğu zaman yedi sin sofrası yapılır. Yedi sin, yani 's' harfiyle başlayan ve sağlık simgesi olan sarımsak, tat ve zevke işaret eden sirke, insanlara ümit veren sebze, bereket getiren sumak, zenginlik göstergesi sikke, uzun ömür simgesi saat ve aydınlık belirtisi suyun ilk harflerini içermektedir. Hazırlanmış olan bu sofraya Azeriler honça adını vermektedir. Honçanın ortasında kenarı mumlarla süslenmiş semeni yer almaktadır. Bu da ilkbaharın belirtisi olan yeşil ottur. Mumlar sofra başında oturanların veya aile fertlerinin sayısına göre konmaktadır. Nevruz tatlıların içerisinde en önemlileri şekerbura, baklava ve şeker çöreğidir. Bunların içinde en geniş yaygın olanı baklavadır. Bu tatlının üç dört çeşidi vardır. Bunlar sırasıyla Bakü, Gence, Şeki ve Guba baklavalarıdır. Yine Novruz akşamı artık gelenek halini almış bir adet daha var. Bugün her evde pilav bişirilir. Nevruz günü bişirilen pilav çeşitleri genelde şunlardır; döşemeli pilav, çığırtma pilav, sebzeli kavurma pilav ve sütlü pilav. Bu arada pilavlar kazımaksız olmaz. Kazımağın üstüne kestane eklenmesinin yanı sıra, bol baharatlı koyun ve tavuk eti konulur. NOVRUZ OYUNLARI Bayram günlerinde en çok yayılmış, gençlerin ve çocukların çok sevdiği oyunlardan biri de kösedir. Gençlerden birine tersi yüzüne kürk giydirilir. Kürk giyenin çevik, hareketli biri olması gerekir. Bu kişinin suratını unlar, başına motal denilen uzunca bir şapka korlar. Boynuna zil takar, elbisesinin altından karnına yastık bağlarlar. Eline bir kepçe verip kapı-kapı gezdirerek oynatır, Novruz hediyesi toplarlar. Bu zaman dillere yaygın bu şarkıyı söylerler: A kosa kosa gelsene, Gelip selam versene. Çömçeni doldursana, Kosanı yola salsana. Novruz novruz bahara, Güller güller nubara. Bal olmasın yağ olsun, Evdekiler sağ olsun. Hanım dursun ayağa, Kosaya pay versin ağa. Novruz oyunları arasında en geniş yayılanı zorhana olup, 'güreş tutma' anlamına gelmektedir. Bu oyun son çarşambadan itibaren açık havada çimler üzerinde yapılmaktadır. Yuvarlak şekilde olan alanın kenarları kapatılır ve çizgi çekilir. Güreş yapan pehlivanlardan birinin ayağı bu çizgiden çıkarsa oyun durdurulur ve yeniden başlatılır. Oyun sırasında seyircilerden para toplanır ve bu para ihtiyacı olanlara dağıtılırdı. Bir başka oyun ise kılıç oynatmadır. Bu oyunda meydana çıkan gençler bir birlerinin ellerinden kılıç düşene kadar dövüşürlerdi. Kılıç oynatma bazen at üstünde de yapılırdı. Bu oyundan galip çıkana Novruz hediyesi verilirdi. Atılgan olma, çeviklik, aktiflik talep eden bir diğer oyun da kement atma adıyla geçer. Bu oyun zamanı, rakibi at üstünde sıkıştırma özel bir ustalık hesap edilirdi. Bu amaçla kement dokuma sanatı ortaya çıkmıştır. Bazen kementte sıkışan yiğit onu kırarak yeniden atına biner, bazen de ondan kurtulamaz yenilirdi. Bu oyunla ilgili türetilmiş türküler dillere destan olmuştu... NOVRUZ ADETLERİ Dünya milletlerini birbirinden ayıran en önemli kriter kültür ve gelenektir. Kültürünü yaşatan millet her zaman var olacak demektir. Zengin bir kültüre sahip Azeri halkı da kendine özgü gelenek ve göreneklerini günümüze kadar koruyabilmiş ve bu durum böyle devam etmektedir. Konumuz Novruz bayramı olduğu için halkımızın Novruz adetlerine değinmeden geçemeyiz. Novruz'un simgesi olan semeninin bayram gününe kadar yeşerip büyümesi için birkaç hafta önceden hazırlanması gerekir. Bir avuç buğday tabağa konulur ve bayram gününe kadar her gün ılık suyla sulandırılarak sıcak yerde bırakılır. Böylece bayram gününe kadar semeni yeşermiş olur. Bunun yanında kız gelinler evin avlusunu ve bahçeyi süpürür, kilim ve halıların tozu alınıp, temizlenirler. Gençler ağaç diplerini beller, bağlarda kıştan kalma sararmış yaprakları bir araya getirerek yakarlar. Aynı zamanda ağaçların kurumuş dallarını kesip atarlar. Novruz'da dilek tutar, niyet ederler. Ateş yakar, üzerinden atlarlar. Yeni giysiler alır, yumurtalar boyarlar. Bu adetler içerisinde özellikle son çarşamba günü yapılanlar çok ilginçtir. Şöyle ki bu gece komşuya evden elek verilmez. Aksi takdirde evin bereketi de elekle gedeceği inancı vardır. Bu gecede mum yakılır ve onu söndürmezler. Geç yatar, dilek dilerler. Bugün herkes şenlenir, güzel şeyler konuşur. Akrabalar, komşular ziyaret edilir veya misafir ağırlanır. Onlara hediyeler verilir. Bu gecede gıybet edilmez, dedi kodu yapılmaz. Nevruz gecesi kapılara torba atarlar. Bu torbaların içerisi bayram şekeri ile doldurularak geri verilir. Yine bu gecede nişanlı kıza oğlan evi bayram hediyesi gönderir. Bu gün küsenler barışır... Daha aklımızda olup da sayamadığımız onlarca güzel adetler var. Hepinize hayırlı Novruzlar diliyoruz. Novruz'unuz mübarek olsun, kalbiniz baharla dolsun !

www.acikistihbarat.com
Açık İstihbarat @ 2007

×

Bizimle İletişime Geçin